Ulus Masaj Salonu

Ulus Masaj Salonu

” CUMA. İSTATİSTİKLER. Apartmanda iki çatı katı dairesi vardı. Ulus Masaj Salonu Bir tanesinin kapısı açık duruyordu ama kavuniçi renkte polis bantları içeri girilmesini engelliyordu. Harry 192 santimetrelik boyuyla bandın altından eğilerek öteki tarafa geçti ve derhal dengesini yeniden sağladı. Meşe parke döşemeli, eğimli tavanı ve çatı pencereleri olan bir odanın ortasında duruyordu.

Daha çok banyolarda olabilecek bir ısı vardı içeride. Daire küçüktü ve kendi dairesine benzer bir şekilde minimalist tarzda döşenmişti. Ama benzerlik bir tek bu kadardı. Bu dairede Hilmers Hus’dan son moda bir kanepe, r.O.O.M.’dan bir sehpa ve müzik sistemiyle uyumlu olması için buz mavisi renkte yarı saydam bir plastik kaplamanın içine yerleştirilmiş otuz yedi ekran bir Philips tv vardı.

Ulus Masaj Salonu

Harry mutfak ve yatak odasına kapıdan baktı. Hepsi bu kadardı. Ve her şey acayip bir halde sessizdi. Mutfak kapısının yanında kollarını kavuşturmuş üniformalı bir polis topuklarına basarak sallanıyordu. Terliyor ve kalkık kaşlarla Harry’yi izliyordu. Harry kimliğini göstermek için ona doğru gittiğinde başını sallayıp sırıttı. Hepimiz maymunu tanır, diye düşündü Harry. Maymun kimseyi tanımaz. Eliyle yüzünü sildi. “vaka yeri inceleme birimi nerede?” “Banyoda, ” dedi polis memuru başıyla işaret ederek. “Lønn ve We

“Weber mi? Artık emeklileri de mi göreve çıkarıyorlar?” Polis memuru omuzlarını silkti. “dinlence zamanı.” Harry etrafa şöyle bir göz gezdirdi. “Tamam, pekala, ana girişi ve şu kapıyı kapatın. İnsanlar ellerini kollarını sallayarak binaya girip çıkıyorlar.” “ama… “ “Dinle. Buradaki her yer bizim için vaka yeri. Anlaşıldı mı?” “Anlaşıldı, ” dedi polis memuru. Sesindeki hafif kızgınlık kolayca seziliyordu.

Harry de yalnız iki cümleyle teşkilatta kendine bir düşman daha edinmeyi becerdiğinin farkındaydı. Kuyruksa kilometrelerce uzanıyordu. “ama bana açık bir şekilde… “ diye devam etti polis memuru. “… Buraya göz kulak olması söylendi, ” dedi yatak odasından gelen ses. Kapıda Tom Waaler göründü. Giydirilmiş olduğu koyu renk takım elbiseye rağmen, alnında gür saçlarının sonlandıği yerde tek bir damla bile ter yoktu. Tom Waaler yakışıklı bir adamdı. Belki büyüleyici değil fakat orantılı ve bakışımlı yüz hatları vardı.