Ulus Mutlu Son Masaj Salonu

Ulus Mutlu Son

şimal Denizi’nde bir sondaj kulesinde çalışıyordum. Üniversitede lisansımı yarım Artvin Ulus Mutlu Son bırakmış ve birçok vasıfsız işte çalışmıştım, fakat artık burası tam olmak istediğim yerdi. Okyanusun kokusuna, dalgaların sesine ve şiddetine yakın olmayı seviyordum. Ayrıca işimin tehlikeli oluşu ve hem mesaide hem mesai dışında göstermem ihtiyaç duyulan dirayet ve dikkat de hoşuma gidiyordu. Üstelik maaşı da dolgundu.

Artvin Ulus Mutlu Son

İki hafta süresince her gün 12 saatlik mesailerle çalışıyor, sonrasında da üç hafta süresince izin yapmak için ana karaya gidiyorduk. Evli değildim. O yüzden de karaya çıktığımda günümü gün ediyordum. Ulus Mutlu Son  Arkadaşlarımla ve benim benzer biçimde bekâr iş arkadaşlarımla parti yapıyor, içiyor, muhabbet ediyor ve yaramazlık yapıyorduk. Normal olarak bazı hanım arkadaşlarım da oluyordu. Gece tanışıyor, vücut dilimizle anlaşıyor, zaman zaman yırtıcı, kimi zaman de sevecen geceler geçiriyorduk. Gün doğarken de kendi yolumuza gidiyorduk. O zamanlar böyle yaşıyordum. Her gece başka bir kadın. Basit. Fakat ne kadar kısa sürseler de, bu görüşmelerin anısı aklımdan tamamen silinmiyordu. Beynimde yer ediyor, sondaj kulesine döndüğümde ise geri geliyorlardı. Bu anlar benim için çok değerliydi. İznimde birazcık eğlendikten sonra genellikle açık havada gezerek naturel güzellikleri görmeyi severdim. Ormanlar, tarlalar, çayırlar, dereler, vadiler ve dağlar. İş arkadaşlarımla dip dibe geçirdiğim iki haftalık süreden sonrasında, fiziksel olarak etrafımda birazcık alan açma ihtiyacı duyardım ve en yakın insanın benden kilometrelerce uzakta olması hissine bayılırdım. Kırsal bölgelerde otomobille gezer, süre geçirecek boş alanlar arardım. Bu bana baş döndürücü bir özgürlük hissi verirdi, tıpkı sondaj kulesinin altındaki su hacminin sonsuzluğu benzer biçimde.

Ulus Mutlu Son

Bigün gene arabayla geziyordum ki nedensiz bir duygu patlaması yaşadım ve vakit kavramımı yitirdim. Bilinçsizce kilometreler boyu sürdüm ve gitgide daha da güneye indim. Ağaçlar, nehirler, Ulus Mutlu Son gelincik tarlaları ve bulutlar sanki etrafımdan akıp gidiyordu.

Bu halde yol alarak şık bir tatil beldesine ulaştım. Etrafımda büyük, beyaz villalar, pahalı arabalar ve şık giyimli insanlar görmeye başladım. Bir süre sonrasında arabayı park ettim, ona teşekkür edercesine kaportayı sıvazladım ve aylak aylak dolaşmaya başladım. İlk başta bir tek bacaklarımı açabiliyor olmak ve etrafa bakınmak bile harika hissettirmişti, ama gördüğüm şeyler karşısında kendimi gitgide daha da yabancı